İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

POLONYA TÜRKLERİ

BAŞKENT’TEN SELAM   POLONYA TÜRKLERİ                                                                                         Polonya’da Türk Sevgisi             Tarih içerisinde Lehistan olarak tanımlanan Polonya, Türk Milletine gerçekten dost olan bir ülkedir. O kadar ki, Polonya’da “Türküm” demek, en geçerli pasaporttur! Bu ülkede kiminle konuşursanız konuşunuz, size iki olaydan söz edeceklerdir. Birincisi, Lehistan’ın, başka ülkeler tarafından işgal edilip, paylaşılarak haritadan silinmesini tanımayan tek ülkenin Osmanlı-Türk Devleti olması ve o halde dahi, Osmanlı Sarayında, Lehistan Sefirinin, koltuğunun muhafaza edilmesidir. Ülkede görevli Sefirler (Büyükelçiler) Padişaha takdim edilirken; son olarak, Lehistan Sefiri anons edilir, ardından da görevliler, bir ağızdan “yolda” derlerdi... İkinci olay, yine işgalle ilgiliydi ve Leh Milleti bir gün, ülkelerinin Türkler tarafından kurtarılacağına inanarak, şöyle bir deyim oluşturmuştu: “Bir gün Türk atlıları gelecek ve Vistül Nehrinden su içecekler; Lehistan kurtulacak...”             Sonraki dönemlerde de, Lehistan ne zaman bir saldırıya maruz kaldı ise; devleti yönetenler ve aydınlar, Anadolu’ya gelerek, Osmanlı Devletine sığındılar. Bunların bir kısmı, din değiştirerek Müslüman adları aldılar; devlet ve ordu yönetimlerinin üst kademelerine yükseldiler.             Polonya’ya Türk Göçü             Tarih içerisinde, Türkler de Lehistan topraklarına göç edip yerleştiler. Özellikle 14. Yüzyılın sonlarıyla l5. Yüzyılın başlarında, Altınordu’nun dağılmasından sonra Tatar Türkleri, bugünkü Litvanya ve Polonya topraklarını yurt edindiler. Bazı soydaşlarımız bu coğrafyaya kendi arzuları ile gelip yerleştiler; bazıları ise savaşlarda esir alınıp götürüldüler. 1674 Yılında Lehistan Kralı olan Jan Sobieski, Tatar Türklerinin savaşçı kimliklerini bildiği için onlardan yararlanmak istiyordu. Bu nedenle Türkler’e karşı çok iyi davrandığı gibi, kendi mülkiyetindeki bazı toprakları da onlara tahsis etti. Böylelikle Türkler Bialistok (Biavistok) vilayetine bağlı Malaszewicze, Studzianka, Drahle, Bohoniki ve Kruszyniany (Kurşunyani) köylerine iskan edildiler.             Tatar Türkleri gerek Polonya, gerekse Litvanya’nın savunulmasında önemli rol oynadılar. Özellikle Prusya ile yapılan savaşlarda, büyük kahramanlık gösterdiler. O arada, bulundukları ülkenin asli unsurları ile eşit hak ve özgürlüklerin elde edilmesi için mücadele ettiler. Bu amaçla bir ara isyan bayrağı açtılar ama isyan devlet güçleri tarafından bastırıldı.             Polonya’yı yönetenler, Türklerden son derece memnundu. Bu insanların din ve milliyet duygularından arındırılması için özel politikalar uygulandı!.. Son derece dindar bir millet olan Lehler, Türklerin de kendileri gibi Katolik-Hristiyan dinini benimsemelerini arzu ediyorlardı. Bunda bir ölçüde başarılı da oldular. Ancak, çoğunluk, İslam kimliğini muhafaza etmeyi başardı... Yönetimin asimilasyon politikası içerisinde, Türklerin, güzel Leh kızlarıyla evlendirilmeleri de vardı. Pek çok Tatar-Türk genci, sarışın kızlarla evlendiler. Doğan çocuklar, ana dili olan Lehçe’yi öğrenip, bu dille öğrenim gördükleri için, baba dili olan Türkçeye uzak kaldılar. Türk ve İslam kimliği bir ölçüde korunmakla birlikte Türkçe unutuldu!..             İslamiyet             Asırlar süren asimilasyon politikalarına rağmen bugün Polonya’da, Tatar-Türk kimliğini muhafaza eden 10 bin dolayında insan yaşamaktadır. Altın Ordu’nun dağılmasından sonra gelen Türkler’den başka, çeşitli dönemlerde Kırım’dan gelenlerin yanısıra, gerek Osmanlı, gerekse Cumhuriyet dönemlerinde Anadolu’dan gelmiş olan Türkler, Türk kimliği ile birlikte İslam kimliğini de ayakta tuttular.             Katolik-Hristiyan dininin güçlü bir şekilde yaşatıldığı Polonya, komünist sistemle yönetilirken, öteki bütün dinlere hoşgörü ile baktı. Bunda yönetimin de çıkarı vardı; zira çok güçlü olan Katolik kilisesine karşı, denge kurulmak isteniyordu. Bu tutum, Türkler’in lehine oldu; çünkü o arada Türkler de İslami müesseselerini oluşturdular. Bir yandan mevcut camiler restore edilirken, öte yandan yeni camilerin inşaa edilmesi sağlandı. Valensa liderliğindeki sendika hareketinin, komünist sistemi sarstığı yıllarda, Polonya’nın ikinci büyük kenti olan Gdansk (Dansig) şehrinde görkemli bir cami inşaa edildi. Başkent Varşova’da satın alınan büyük bir binanın, bir bölümü cami olarak düzenlendi ve ibadete açıldı; bir bölümü ise “İslam Kültür Merkezi” olarak kullanıldı.             Teşkilatlar ve Yayınlar             1917 yılında Polonya, Litvanya, Beyaz Rusya ve Ukrayna Tatar Türkleri Sn. Petersburg’da toplanıp, “Tatar Birliği”ni kurdular; fakat Bolşevik ihtilali nedeniyle bu Birliğin merkezi Litvanya’nın başkenti Vilnius’a taşındı. Polonya’nın Sovyetler Birliği ile yaptığı savaş sırasında Mustafa Ahmetoviç komutasında bir de Tatar Alayı kuruldu.             1925 yılında toplanan Tatar Birliği Kongresinde Polonya Cumhuriyeti Müslümanlar Birliği adıyla yeni bir teşkilat kuruldu. Birlik Başkanlığına Dr. Yakup Szynkiewicz (Şinkiyeviç) seçildi. Aynı zamanda Müftü görevi de yapan Dr. Şinkiyeviç 17 cami ve 19 topluluğun sorumluluğunu üstlendi. Aynı yıl bir de “Polonya Cumhuriyeti Tatarlarının Kültür Eğitim Birliği” oluşturuldu. Bu iki teşkilat, birlikte önemli çalışmalar yaptılar ve cemaatin sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulundular. Bu arada Dr. Yakup Şinkiyeviç’in girişimleriyle bazı Tatar gençlerinin Kahire’deki El Ezher Üniversitesi’nde din eğitimi görmeleri sağlandı. Leon Kryczynski’nin çabalarıyla Vilnius’da “Milli Tatar Müzesi” ve “Tatar Arşivi” kuruldu. O arada “Rocznik Tatarski” adlı ilmi, edebi ve sosyal içerikli bir derginin yayınına başlandı. 1928 yılında Prof. Dr. Stanislaw Dziadulewicz tarafından “Polonya’daki Tatar Ailelerinin Asalet Armaları ve Ünvanları” adlı bir kitap yayımlandı. Bu kitapta Tatar-Türk ailelerinin armalarıyla ilgili açıklamalar, çizimler ve şecereleri yer aldı.             1936 yılında Tatar Türklerinden oluşan, 13. Vilnius Alayı kuruldu. Varşova Cemaati İmamı Ali Woronowicz de bu Birliğe “Alay İmamı” olarak tayin edildi. 1939-1945 arasında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bu Tatar-Türk Alayı büyük kahramanlıklar gösterdi.             İkinci Dünya Savaşı, Polonya’ya felaket getirdi! Özellikle Tatar Türkleri’nin yaşadıkları köylerin önemli bir kısmı Litvanya ve Beyaz Rusya sınırları içerisinde kaldı. Böylelikle bugün, Polonyalı Tatar Türkleri’nin bir kısmı Litvanyalı, bir kısmı da Beyaz Rusyalı oldular!..             1986 yılında Gdansk’da, yazı işleri müdürlüğünü Selim Chazbijewicz’in yaptığı “Müslüman Hayat” adlı bir derginin yayını başlatıldı. Ayrıca “Zycie Muzulmanskie” Yayınevi, ders kitaplarıyla birlikte “İslam ve Tatarların tarihi” adlı bir kitap yayımladı. Savaştan önce yayımlanmış olan birçok kitabın da yeni baskıları yapıldı. 1993 yılında “Rocznik Tatarski (Tatar Yıllığı)” yayımlanmaya başladı. Bu yıllık halen “Polonya Tatarlarının Yıllığı” adıyla devam etmektedir. Bundan başka Sokolka’da 1994’de “Swiat Islamu (İslam Dünyası)” adlı bir başka derginin yayını başlatıldı. Bu yayınlar, Polonya Tatar Türkleri’nin sosyal, kültürel ve dini kültürünün bilimsel yöntemlerle araştırılıp yayımlanmasını amaçlamaktadır. Bu Sokolka kentinde 20 yıldan bu yana düzenlenen Şarkiyat Konferansları’nda sık sık Tatar Türkleri ele alınmaktadır. Keza Sokolka Kültür Merkezi’nin içerisinde Polonya’daki tek “Tatar Müzesi”de yer almaktadır.              Komünist sistemin her yerde çökmesi; Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Polonya’da demokratik bir rejimin egemen olması, Müslümanların yeni bir atılım yapmalarına yol açtı. 1991 yılının Mayıs ayında “Polonyalı Müslümanlar Onuncu Kongresi” toplandı. Yahya Soboleski Başkanlığa seçilirken; yardımcılıklarına Ali Kozakeviç, Yakup Abramoviç ve Bayan Halina Şahideviç getirildiler. Birliği’nin merkezi, daha önce Varşova’da iken, müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Bialistok’a nakledildi. Keza, Polonya Müslümanlarının müftüsü de bu şehirde görev yapmaktadır. Birliğin Varşova ve Bialistok’dan başka; Gdansk, Torun, Elblag, Bydgorszcz, Bohoniki, Kruszyniany gibi yerleşim birimlerinde de şubeleri bulunmaktadır.             Müslüman Cemaati 1993 yılında Varşova’da “Müslüman Çocuklar Kurultayı” topladı. Kurultaya Polonyalı 120 Türk çocuğu iştirak etti. Cemaat yöneticileri, gençlerin islamiyete ilgilerinin giderek artmakta olduğunu söylediler. Bize verilen bilgiye göre, İslamiyete ilgi duyanlar arasında, Leh gençleri de bulunmaktadır. Nitekim Jozef Bielawski adlı Polonyalı bir bilim adamının Lehçe’ye tercüme ettiği Kur’an’ı Kerim tekrar tekrar basılarak piyasaya sürülmekte ve ilgi görmektedir. İlk baskısı Kahire’de yapılan Kur’an’ın yeni baskısının tirajının 100 bin olduğu bize verilen bilgiler arasındadır.                   Türk-İslam Mezarlıkları             Kimya Mühendisi olan Ali Kozakeviç, İslam Cemaatinin başkan yardımcılığını yapıyor. Görev alanı, ikametgahının bulunduğu başkent Varşova. Türk ve Müslüman olmaktan gurur duyduğunu her vesileyle ifade eden Kozakeviç ile Varşova’daki cami ve kültür merkeziyle birlikte, Müslüman mezarlığını ziyaret ettik. Buradaki mezarlığa Türklerden başka, Müslümanlar olan öteki milletlere mensup insanlar da defnedilmektedir.              Zaman içerisinde Türkler, kendilerine tahsis edilen toprakları terkedip, Polonya’nın her yerine dağıldılar. Ancak, özellikle son on yıllar içerisinde, bir Müslüman Türk nerede vefat etmiş olursa olsun, mutlaka, ya Bohoniki ya da Kruszyniany (Kurşunyani) köyündeki Müslüman mezarlığına defnedilmektedir. Bugün bu iki köyde yaşayan insanların sayıları azaldı ama camiler ibadete açıktır. Mezarlıklar ise temiz bakımlı ve mezar taşlarının sayısı, köyde yaşayan insanların sayılarından birkaç kat daha fazladır.             Polonyalı Müslüman Türklerin biri Leh, öteki Türk-İslam kimliğini yansıtan iki isimleri var. Günlük hayatta iki ismi birden kullanmıyorlar ama özellikle ölümlerinden sonra mezar taşlarına, iki isim birden yazılıyor. Mezar taşlarında dikkati çeken bir husus ise, Türklüğü simgeleyen Ay veya Ay-Yıldız nakşedilmiş olmasıdır.             Bohoniki Köyünde, Altın Ordu tarihini sembolize eden bir anıt-kaya ile yine aynı adı taşıyan bir market bulunmaktadır. Bütünüyle Türkler’in yaşadığı Bohoniki ve Kurşunyani köylerinde yaşayan insanlar tarım ve hayvancılıkla meşgul olmaktadır. Bu iki köyün dışında, tamamen Türkler ile meskun olan, başka köy yoktur. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi, Türkler, maişetlerini temin etmek için, Polonya’nın her yanına dağıldılar. İçlerinde az sayıda da olsa başarılı iş adamları, yüksek tahsil yaparak önemli görevlere atanan bürokratlar vardır.                         Bugün Baltık Denizi’ne açılan Polonya ve Litvanya’da, azımsanmayacak ölçüde bir Türk varlığı bulunmaktadır. Türk Dünyası’nın tabii unsuru olan bu insanlarla ilgilenip, onların meselelerinin çözümü için, “ben Türküm” diyen herkesin, elinden gelen desteği sağlaması gereklidir...  
Ekleme Tarihi: 10 Mart 2023 - Cuma

POLONYA TÜRKLERİ

BAŞKENT’TEN SELAM

 

POLONYA TÜRKLERİ                                                                                        

Polonya’da Türk Sevgisi

            Tarih içerisinde Lehistan olarak tanımlanan Polonya, Türk Milletine gerçekten dost olan bir ülkedir. O kadar ki, Polonya’da “Türküm” demek, en geçerli pasaporttur! Bu ülkede kiminle konuşursanız konuşunuz, size iki olaydan söz edeceklerdir. Birincisi, Lehistan’ın, başka ülkeler tarafından işgal edilip, paylaşılarak haritadan silinmesini tanımayan tek ülkenin Osmanlı-Türk Devleti olması ve o halde dahi, Osmanlı Sarayında, Lehistan Sefirinin, koltuğunun muhafaza edilmesidir. Ülkede görevli Sefirler (Büyükelçiler) Padişaha takdim edilirken; son olarak, Lehistan Sefiri anons edilir, ardından da görevliler, bir ağızdan “yolda” derlerdi... İkinci olay, yine işgalle ilgiliydi ve Leh Milleti bir gün, ülkelerinin Türkler tarafından kurtarılacağına inanarak, şöyle bir deyim oluşturmuştu: “Bir gün Türk atlıları gelecek ve Vistül Nehrinden su içecekler; Lehistan kurtulacak...”

            Sonraki dönemlerde de, Lehistan ne zaman bir saldırıya maruz kaldı ise; devleti yönetenler ve aydınlar, Anadolu’ya gelerek, Osmanlı Devletine sığındılar. Bunların bir kısmı, din değiştirerek Müslüman adları aldılar; devlet ve ordu yönetimlerinin üst kademelerine yükseldiler.

            Polonya’ya Türk Göçü

            Tarih içerisinde, Türkler de Lehistan topraklarına göç edip yerleştiler. Özellikle 14. Yüzyılın sonlarıyla l5. Yüzyılın başlarında, Altınordu’nun dağılmasından sonra Tatar Türkleri, bugünkü Litvanya ve Polonya topraklarını yurt edindiler. Bazı soydaşlarımız bu coğrafyaya kendi arzuları ile gelip yerleştiler; bazıları ise savaşlarda esir alınıp götürüldüler. 1674 Yılında Lehistan Kralı olan Jan Sobieski, Tatar Türklerinin savaşçı kimliklerini bildiği için onlardan yararlanmak istiyordu. Bu nedenle Türkler’e karşı çok iyi davrandığı gibi, kendi mülkiyetindeki bazı toprakları da onlara tahsis etti. Böylelikle Türkler Bialistok (Biavistok) vilayetine bağlı Malaszewicze, Studzianka, Drahle, Bohoniki ve Kruszyniany (Kurşunyani) köylerine iskan edildiler.

            Tatar Türkleri gerek Polonya, gerekse Litvanya’nın savunulmasında önemli rol oynadılar. Özellikle Prusya ile yapılan savaşlarda, büyük kahramanlık gösterdiler. O arada, bulundukları ülkenin asli unsurları ile eşit hak ve özgürlüklerin elde edilmesi için mücadele ettiler. Bu amaçla bir ara isyan bayrağı açtılar ama isyan devlet güçleri tarafından bastırıldı.

            Polonya’yı yönetenler, Türklerden son derece memnundu. Bu insanların din ve milliyet duygularından arındırılması için özel politikalar uygulandı!.. Son derece dindar bir millet olan Lehler, Türklerin de kendileri gibi Katolik-Hristiyan dinini benimsemelerini arzu ediyorlardı. Bunda bir ölçüde başarılı da oldular. Ancak, çoğunluk, İslam kimliğini muhafaza etmeyi başardı... Yönetimin asimilasyon politikası içerisinde, Türklerin, güzel Leh kızlarıyla evlendirilmeleri de vardı. Pek çok Tatar-Türk genci, sarışın kızlarla evlendiler. Doğan çocuklar, ana dili olan Lehçe’yi öğrenip, bu dille öğrenim gördükleri için, baba dili olan Türkçeye uzak kaldılar. Türk ve İslam kimliği bir ölçüde korunmakla birlikte Türkçe unutuldu!..

            İslamiyet

            Asırlar süren asimilasyon politikalarına rağmen bugün Polonya’da, Tatar-Türk kimliğini muhafaza eden 10 bin dolayında insan yaşamaktadır. Altın Ordu’nun dağılmasından sonra gelen Türkler’den başka, çeşitli dönemlerde Kırım’dan gelenlerin yanısıra, gerek Osmanlı, gerekse Cumhuriyet dönemlerinde Anadolu’dan gelmiş olan Türkler, Türk kimliği ile birlikte İslam kimliğini de ayakta tuttular.

            Katolik-Hristiyan dininin güçlü bir şekilde yaşatıldığı Polonya, komünist sistemle yönetilirken, öteki bütün dinlere hoşgörü ile baktı. Bunda yönetimin de çıkarı vardı; zira çok güçlü olan Katolik kilisesine karşı, denge kurulmak isteniyordu. Bu tutum, Türkler’in lehine oldu; çünkü o arada Türkler de İslami müesseselerini oluşturdular. Bir yandan mevcut camiler restore edilirken, öte yandan yeni camilerin inşaa edilmesi sağlandı. Valensa liderliğindeki sendika hareketinin, komünist sistemi sarstığı yıllarda, Polonya’nın ikinci büyük kenti olan Gdansk (Dansig) şehrinde görkemli bir cami inşaa edildi. Başkent Varşova’da satın alınan büyük bir binanın, bir bölümü cami olarak düzenlendi ve ibadete açıldı; bir bölümü ise “İslam Kültür Merkezi” olarak kullanıldı.

            Teşkilatlar ve Yayınlar

            1917 yılında Polonya, Litvanya, Beyaz Rusya ve Ukrayna Tatar Türkleri Sn. Petersburg’da toplanıp, “Tatar Birliği”ni kurdular; fakat Bolşevik ihtilali nedeniyle bu Birliğin merkezi Litvanya’nın başkenti Vilnius’a taşındı. Polonya’nın Sovyetler Birliği ile yaptığı savaş sırasında Mustafa Ahmetoviç komutasında bir de Tatar Alayı kuruldu.

            1925 yılında toplanan Tatar Birliği Kongresinde Polonya Cumhuriyeti Müslümanlar Birliği adıyla yeni bir teşkilat kuruldu. Birlik Başkanlığına Dr. Yakup Szynkiewicz (Şinkiyeviç) seçildi. Aynı zamanda Müftü görevi de yapan Dr. Şinkiyeviç 17 cami ve 19 topluluğun sorumluluğunu üstlendi. Aynı yıl bir de “Polonya Cumhuriyeti Tatarlarının Kültür Eğitim Birliği” oluşturuldu. Bu iki teşkilat, birlikte önemli çalışmalar yaptılar ve cemaatin sosyal ve kültürel gelişimine katkıda bulundular. Bu arada Dr. Yakup Şinkiyeviç’in girişimleriyle bazı Tatar gençlerinin Kahire’deki El Ezher Üniversitesi’nde din eğitimi görmeleri sağlandı. Leon Kryczynski’nin çabalarıyla Vilnius’da “Milli Tatar Müzesi” ve “Tatar Arşivi” kuruldu. O arada “Rocznik Tatarski” adlı ilmi, edebi ve sosyal içerikli bir derginin yayınına başlandı. 1928 yılında Prof. Dr. Stanislaw Dziadulewicz tarafından “Polonya’daki Tatar Ailelerinin Asalet Armaları ve Ünvanları” adlı bir kitap yayımlandı. Bu kitapta Tatar-Türk ailelerinin armalarıyla ilgili açıklamalar, çizimler ve şecereleri yer aldı.

            1936 yılında Tatar Türklerinden oluşan, 13. Vilnius Alayı kuruldu. Varşova Cemaati İmamı Ali Woronowicz de bu Birliğe “Alay İmamı” olarak tayin edildi. 1939-1945 arasında, İkinci Dünya Savaşı yıllarında bu Tatar-Türk Alayı büyük kahramanlıklar gösterdi.

            İkinci Dünya Savaşı, Polonya’ya felaket getirdi! Özellikle Tatar Türkleri’nin yaşadıkları köylerin önemli bir kısmı Litvanya ve Beyaz Rusya sınırları içerisinde kaldı. Böylelikle bugün, Polonyalı Tatar Türkleri’nin bir kısmı Litvanyalı, bir kısmı da Beyaz Rusyalı oldular!..

            1986 yılında Gdansk’da, yazı işleri müdürlüğünü Selim Chazbijewicz’in yaptığı “Müslüman Hayat” adlı bir derginin yayını başlatıldı. Ayrıca “Zycie Muzulmanskie” Yayınevi, ders kitaplarıyla birlikte “İslam ve Tatarların tarihi” adlı bir kitap yayımladı. Savaştan önce yayımlanmış olan birçok kitabın da yeni baskıları yapıldı. 1993 yılında “Rocznik Tatarski (Tatar Yıllığı)” yayımlanmaya başladı. Bu yıllık halen “Polonya Tatarlarının Yıllığı” adıyla devam etmektedir. Bundan başka Sokolka’da 1994’de “Swiat Islamu (İslam Dünyası)” adlı bir başka derginin yayını başlatıldı. Bu yayınlar, Polonya Tatar Türkleri’nin sosyal, kültürel ve dini kültürünün bilimsel yöntemlerle araştırılıp yayımlanmasını amaçlamaktadır. Bu Sokolka kentinde 20 yıldan bu yana düzenlenen Şarkiyat Konferansları’nda sık sık Tatar Türkleri ele alınmaktadır. Keza Sokolka Kültür Merkezi’nin içerisinde Polonya’daki tek “Tatar Müzesi”de yer almaktadır. 

            Komünist sistemin her yerde çökmesi; Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Polonya’da demokratik bir rejimin egemen olması, Müslümanların yeni bir atılım yapmalarına yol açtı. 1991 yılının Mayıs ayında “Polonyalı Müslümanlar Onuncu Kongresi” toplandı. Yahya Soboleski Başkanlığa seçilirken; yardımcılıklarına Ali Kozakeviç, Yakup Abramoviç ve Bayan Halina Şahideviç getirildiler. Birliği’nin merkezi, daha önce Varşova’da iken, müslümanların yoğun olarak yaşadıkları Bialistok’a nakledildi. Keza, Polonya Müslümanlarının müftüsü de bu şehirde görev yapmaktadır. Birliğin Varşova ve Bialistok’dan başka; Gdansk, Torun, Elblag, Bydgorszcz, Bohoniki, Kruszyniany gibi yerleşim birimlerinde de şubeleri bulunmaktadır.

            Müslüman Cemaati 1993 yılında Varşova’da “Müslüman Çocuklar Kurultayı” topladı. Kurultaya Polonyalı 120 Türk çocuğu iştirak etti. Cemaat yöneticileri, gençlerin islamiyete ilgilerinin giderek artmakta olduğunu söylediler. Bize verilen bilgiye göre, İslamiyete ilgi duyanlar arasında, Leh gençleri de bulunmaktadır. Nitekim Jozef Bielawski adlı Polonyalı bir bilim adamının Lehçe’ye tercüme ettiği Kur’an’ı Kerim tekrar tekrar basılarak piyasaya sürülmekte ve ilgi görmektedir. İlk baskısı Kahire’de yapılan Kur’an’ın yeni baskısının tirajının 100 bin olduğu bize verilen bilgiler arasındadır.      

            Türk-İslam Mezarlıkları

            Kimya Mühendisi olan Ali Kozakeviç, İslam Cemaatinin başkan yardımcılığını yapıyor. Görev alanı, ikametgahının bulunduğu başkent Varşova. Türk ve Müslüman olmaktan gurur duyduğunu her vesileyle ifade eden Kozakeviç ile Varşova’daki cami ve kültür merkeziyle birlikte, Müslüman mezarlığını ziyaret ettik. Buradaki mezarlığa Türklerden başka, Müslümanlar olan öteki milletlere mensup insanlar da defnedilmektedir. 

            Zaman içerisinde Türkler, kendilerine tahsis edilen toprakları terkedip, Polonya’nın her yerine dağıldılar. Ancak, özellikle son on yıllar içerisinde, bir Müslüman Türk nerede vefat etmiş olursa olsun, mutlaka, ya Bohoniki ya da Kruszyniany (Kurşunyani) köyündeki Müslüman mezarlığına defnedilmektedir. Bugün bu iki köyde yaşayan insanların sayıları azaldı ama camiler ibadete açıktır. Mezarlıklar ise temiz bakımlı ve mezar taşlarının sayısı, köyde yaşayan insanların sayılarından birkaç kat daha fazladır.

            Polonyalı Müslüman Türklerin biri Leh, öteki Türk-İslam kimliğini yansıtan iki isimleri var. Günlük hayatta iki ismi birden kullanmıyorlar ama özellikle ölümlerinden sonra mezar taşlarına, iki isim birden yazılıyor. Mezar taşlarında dikkati çeken bir husus ise, Türklüğü simgeleyen Ay veya Ay-Yıldız nakşedilmiş olmasıdır.

            Bohoniki Köyünde, Altın Ordu tarihini sembolize eden bir anıt-kaya ile yine aynı adı taşıyan bir market bulunmaktadır. Bütünüyle Türkler’in yaşadığı Bohoniki ve Kurşunyani köylerinde yaşayan insanlar tarım ve hayvancılıkla meşgul olmaktadır. Bu iki köyün dışında, tamamen Türkler ile meskun olan, başka köy yoktur. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi, Türkler, maişetlerini temin etmek için, Polonya’nın her yanına dağıldılar. İçlerinde az sayıda da olsa başarılı iş adamları, yüksek tahsil yaparak önemli görevlere atanan bürokratlar vardır.            

            Bugün Baltık Denizi’ne açılan Polonya ve Litvanya’da, azımsanmayacak ölçüde bir Türk varlığı bulunmaktadır. Türk Dünyası’nın tabii unsuru olan bu insanlarla ilgilenip, onların meselelerinin çözümü için, “ben Türküm” diyen herkesin, elinden gelen desteği sağlaması gereklidir...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3