Göktaş, “ÇED değil, vicdan meselesidir”
Sesimiz Haber Merkezi
İş İnsanı ve turizmci Kürşat Gökhan Göktaş, yapılacak tesisle ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Silifke; tarihiyle, tarımıyla, deniziyle ve çalışkan insanıyla Akdeniz’in incisidir. Ancak bugün bu inci, üzerine dökülmek istenen tonlarca sanayi atığının gölgesinde kararmak üzere. Akdere, Yeşilovacık ve Işıklı mahallelerimizin tam ortasına, yaşam alanlarının sadece 1 kilometre ötesine yapılması planlanan "Maden Atık Depolama Tesisi", memleketimiz için bir yatırım değil, açık bir yıkım projesidir.
BU TESİS KANSER RİSKİ TAŞIYOR
Şişecam Grubu’na bağlı Camiş Madencilik A.Ş. tarafından planlanan bu proje ile cam ve krom fabrikalarının atıkları, bizim verimli topraklarımıza, zeytinliklerimize, nefes aldığımız havaya emanet edilmek isteniyor. Belgelerde "Maden Atık Depolama Tesisi" gibi teknik ve soğuk bir isimle geçen bu proje; gerçekte köylünün ciğerlerine dolacak kuvars tozu, yeraltı sularına sızacak zehir ve kanser riski demektir.
FERYADA KULAK VERELİM!
Yeşilovacık Muhtarı Ömer Yaser Yalvar’ın feryadı kulak ardı edilemez: "İnce kuvars kumu atıklarının taşınması ve depolanması sırasında oluşacak tozlar hava, su ve toprak kirliliğine yol açacaktır." Diyerek, yardım çağrısı yapmaktadır.
İNSAN SAĞLIĞI DEĞERSİZ MİDİR?
Yerleşim yerine 1,5 kilometre mesafeye zehir deposu kurmayı planlamak, hangi akla, hangi vicdana, hangi şehircilik ilkesine sığar? İnsan sağlığı, şirketlerin kârlılık raporlarından daha mı değersizdir?
SİLİFKE İÇİN SON ÇIKIŞTIR
Bu bir "ÇED Raporu" meselesi değil, vicdan meselesidir.
Mersin Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarılan duyuru, bürokratik bir prosedürden ibaret görülmemelidir. O, 10 günlük askı süresi, Silifke halkı için son çıkıştır.
ONAYLANAN PROJELER SAHADA ÖLÜM DEMEKTİR!
Buradan ilgili tüm kurumlara ve yetkililere sesleniyoruz:
Kağıt üzerinde "uygundur" onayı verdiğiniz o projeler, sahada "ölüm" demektir. ÇED süreçleri, sadece evrak tamamlama işi değil, o coğrafyada yaşayan kurdun, kuşun, ağacın ve insanın vebalini taşıma işidir. Doğayı katleden, tarımı bitiren, insanı hasta eden hiçbir proje "kamu yararı" taşıyamaz.
Köy muhtarlarımızın başlattığı bu duruş, sadece o bölgede yaşayanların değil, "Ben Silifkeliyim", "Ben Mersinliyim", "Ben doğaseverim" “Ben memleket sevdalısıyım” diyen herkesin davasıdır.
Bugün Işıklı’ya, Yeşilovacık’a dökülen o atıklar, yarın rüzgarla Silifke’nin merkezine, yağmurla Akdeniz’in mavisine karışacaktır. Sessiz kalmak, bu yıkıma ortak olmaktır.
SANAYİNİN VAHŞİLEŞMESİNE, DOĞANIN TÜKETİLMESİNE KARŞIYIZ
Biz sanayiye değil, sanayinin vahşileşmesine; üretime değil, üretimin doğayı tüketmesine karşıyız. Atalarımızdan miras aldığımız bu bereketli toprakları, çocuklarımıza zehir deposu olarak bırakmaya hakkımız yok.
SORUMLU OLMAYA DAVET EDİYORUZ
Camiş Madencilik A.Ş. ve Şişecam Grubu’nu, kurumsal kimliklerine yakışır bir sorumluluğa davet ediyoruz: Bu projeyi derhal iptal edin. Bölge insanının "istemiyoruz" dediği yerde ısrar etmek, yatırım değil, dayatmadır.
Silifke’nin havasına, suyuna, toprağına göz dikenler bilmelidir ki; bu memleketin insanı, toprağını rant uğruna heba ettirmeyecektir.”