BAŞKENT’TEN SELAM
BAYRAM ALİ ÖNGEL İLE KIRIM VE KARDEŞ ŞEHİR GÖZLEVE
Kırım Kültür Bakan Yardımcısı İsmet Zaatov ile yakın temasımız ve ilerleyen dostluğumuz gereği ben onu Türkiye’ye, o da beni sık sık Kırım’a çağırıyordu. Nitekim 2004 yılının Ağustos ayında Kırım’da düzenlenen kültür etkinliklerine beni de davet etmişti. Daha evvelki temaslarımız sırasında kararlaştırdığımız, “Silifke-Gözleve Kardeş Şehir” ilişkisinin, bu etkinlikler sırasında gerçekleştirilmesini planlamıştık.
Ben Ağustos ayının başlarında Kırım’a gitmiş ve etkinliklerde yer almaya başlamıştım. Ayın ortalarında da Belediye Başkanımız Bayram Ali Öngel ve Tevfik Yıldırım gelmişlerdi. Ben Sayın Öngel’in, İsmet Zaatov da, Gözleve Belediye Başkanı Andrey Danilenko’nun onayını alarak kardeşlik oluşumunu kesinleştirmiştik. Hem bu, hem de düzenlenen etkinliklere katılım nedeniyle, Sayın Öngel Kırım’da idi.
Etkinlikler Soykırım Anıtında Saygı duruşu ile başlamıştı… Bilindiği gibi Kırım, her Türk’ün yüreğinde bir sızıdır, acıdır, yaradır! İkinci Dünya Savaşından sonra, bir gece yarısı dövülen kapılar… Hayvan vagonlarına doldurulup Orta Asya ve Sibirya içerilerine sürgün edilen insanlar… bizim insanlarımız… Soydaşlarımız… yollarda ve gurbette telef olan binlerce, onbinlerce Türk insanı!. Kırım denilince ilk akla gelen bunlardır.
Sonra tarihi “Odun Pazarı Kapısının Açılışı” yapıldı. Tarihte Kırım’daki tahta oturmak isteyen kişi, önce Osmanlı Sarayından icazet alır, sonra da bu kapıdan geçerek Bahçesaray’daki tahta otururmuş.
Türk edebiyatında özgün bir yeri olan Âşık Ömer Kırımlıdır. Biz orada iken, yeni yapılan bir Aşık Ömer anıtının açılış törenine katıldık. Şahsen benim önerimle Mevlevi Külliyesi’nde düzenlenen, Aşık Ömer Panelinde Başkan Öngel ve ben birer konuşma yaptık. Daha sonra söz alan Kırımlı Şair Rıza Fazıl, Ömer’in birkaç şiirini okudu; genç bilim adamı Neriman Abdülvahapov da, Ömer’in şiirlerindeki tasavvufi ögelere değinen bir konuşma yaptı.
Bizim orada bulunduğumuz günlerde Kırım Kültür Bakanlığı I. Uluslararası Kırım Tatar ve Türk Kültürü Festivali düzenlemişti. Tabii bu düzenlemenin açılışında biz de protokoldaki yerimizi alarak, gösterilerin bir bölümünü izlemiştik.
Evet, Kırım’da; yani o tarihte Ukrayna Cumhuriyeti’ne, bugün ise Rusya Federasyonu’na bağlı, Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde, Türk Dünyası Festivali yapıldı. Bunun için Düzenleme Kurulu, başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere, Türk Cumhuriyet’lerinden ve Türklerin yaşadığı çeşitli ülkelerden halk oyunları ve müzik toplulukları davet etti.
Etkinlikler arasında “Tatar Kültür Mirası Sergisi” açılmış; “Geleneksel Tatar Güreşi Müsabakaları” yapılmıştı. 18 yaş altı ve üstü olmak üzere iki kategoride yapılan müsabaka hayli ilgi gördü. Çeşitli milletlerden tatil için gelenler de karşılaşmaları ilgiyle izlediler. Neticede, her iki kategoride birinci olanlara, ödül olarak birer koyun verildi. Bu güreşler, ne grekoromen ne serbest ne yağlı ve ne de karakucak tarzında idi. Tamamen Tatar Türklerine özgü; sadece bellerindeki kemerden tutularak yapılan bir güreş biçimi idi. Çok sayıda Tatar gencinin güreşlere katılmış olması, Kırım Tatar Türklerinin bu spora ne denli önem verdiklerinin somut bir göstergesiydi.
Gözleve’de Kırım Kültür Bakanlığı’nın konuğu idik ve Bakan Yardımcısı dostumuz İsmet Zaatov bizzat bizimle ilgileniyordu. İki Belediye Başkanının birbirlerine, kendi kentlerini anlatmalarından sonra, Silifke-Gözleve (Yevparotiya) kentlerinin Kardeşlik ilişkileri kurmalarına, gerekli yasal prosedürlerinin tamamlanmasını müteakip, Silifke’de bununla ilgili protokolün imzalanmasına karar verilmişti.
Önceki yazımda değindiğim imza töreninde, olaya dört elle sarılıp, sahiplenmiş olan koordinatör arkadaşımız, imza töreni için Silifke’ye gelmiş olan Gözleve heyeti önünde konuşurken, beni yok saymış, ama İsmet Zaatov, benden sitayişle söz etmişti. Burada itiraf etmeliyim ki, ben bu tür davranışlardan büyük üzüntü duyuyorum. Aslında övgüye, fazla iltifata falan ihtiyacım da merakım da yok. Çünkü ben, pek çok övgüler, ödüller, madalyalar falan almış, 87 yaşındaki bir faniyim. Ama nankörlük beni yüreğimden vuruyor. Bunu yapan kişi. Silifkeli olursa üzüntüm daha da fazla oluyor. Zira benim Silifkeli hemşehrilerim nankör değil, vefalı insanlardır.
Başkan B.Ali Öngel’le Kırım’da. Cami imamı ve rehberimiz ile.