SİLİFKE KEKLİĞİ, TEZ KONUSU...

Sesimiz Haber Merkezi

Kekliğin Türkiye’de daha önce biyolojik ve ekolojik alanda bilimsel çalışmalara konu olduğunu ancak Plastik Sanatlar alanında ilk defa bir bilimsel çalışma konusu olduğunu söyleyen İlker Sarı; “Anadolu halkı tarafından çok iyi bilinen ve sevilen Keklik; sesi, görünüşü ve karakteriyle halkın inançlarından folklorik ürünlerine, el sanatlarından müziğine kadar farklı işlevlerde yer almış ve çalışmalara konu olmuştur. Bu noktada Anadolu coğrafyasının çeşitli yerlerinde olduğu gibi, Mersin Silifke Yörüklerinin dimağlarında, gönüllerinde ve etnografik eserlerinde yer alan “keklik” imgesinin, sosyolojik ve kültürel varlığının güzel sanatlara, özellikle de plastik sanatlara etkilerinin bugüne kadar yeterince araştırılmamış olması büyük bir eksiklikti. Silifke’nin bir evladı olarak, Silifke’yi merkeze alarak Kekliğin arketipsel yapısı, dünya halkları ve Anadolu’daki etkilerini inceledim. Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine geniş bir alan çalışması sonucunda; “keklik” imgesiyle ilgili resim ve heykel gibi plastik sanatlar alanında yeterince eserler verilmediği, Türk halk kültüründe bu kadar önemli bir yer tutan “keklik” sembolünün Cumhuriyet dönemi sanatçıları tarafından yeteri düzeyde işlenmediği tespit edilmiştir” dedi.

        

Doktora hazırlıkları ile akademik kariyerine devam eden hemşerimiz, Silifke Yörüklerinde halen yaşayan bir sembol olan “keklik” imgesinin, özellikle plastik sanatlar alanında yapılan eserlerin kayıt altına alınmasının yararlı olacağını ifade ederek, “Kekliğin sanatsal değerinin anlaşılması gerekiyor. Görsel sanatlar açısından güncel tutulması ve yeni eserlere konu olması önemli” diyerek bu süreçte tez danışmanlığını yapan Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurseren Tor’a ve bu bilimsel tez çalışmasının ana kaynağını oluşturan kadirşinas Silifke Yörüklerine teşekkür ettiğini kaydetti.