AKKUYU NGS, KAÇ ŞİDDETİNDEKİ DEPREME DAYANIKLI?

7. Sayfa

Mersin Üniversitesi Jeoloji Bölümünde hazırlanan bir raporu sizlerle paylaşalım ve sorularımızı soralım…

Ecemiş Fayı; kuzeyde yer alan ve Ecemiş Fayının batıya devamını oluşturan Namrun Fayı ile Mut Fayı; güneyde yer alan Ovacık Fayı; Silifke ile Mersin kıyı şeridi ile Namrun Fayı arasında yer alan çok sayıda küçük ölçekli faylar ile Tarsus kuzeydoğusunda ve doğusunda uzanan fayların deprem üreten aktif faylara karşılık gelmektedir. Ancak son yüzyılda oluşan depremlerin 5.5 ten küçük ve çoğunlukla 3-4 büyüklüğü yoğunlaşması ve fayların parçalı-küçük olması bu fayların, Kuzey Anadolu’da olduğu kadar büyük ölçekli ve yıkıcı deprem üretmeleri beklenmemelidir.

Depremsellik açısından diğer önemli bir neden de bölgedeki kaya birimleri ile zemin özellikleridir. Deprem bir sismik dalga olayıdır. Sismik dalgaların genlikleri içinden geçtiği kaya birimlerine özelliklerine göre artar veya azalır, buda depremim şiddetini etkiler. Aynı büyüklükteki bir depremde salam ve temel kayaçlarda deprem dalgalarının genlikleri düşük, gevşek ve suya doygun zeminlerde deprem dalgalarının genlikleri artmakta ve bu şekilde daha fazla hasara neden olmaktadır.

Anamur-Silifke-Erdemli-Mersin-Tarsus arasında yer alan kıyı şeridi ile yerleşim yerlerinin

(Anamur, Silifke Erdemli, Çeşmeli, Kargıpınarı, Tece, Davultepe, Mezitli, Mersin Merkez, Karaduvar, Kazanlı, Tarsus vb.), genelde gevşek ve sıkı tutturulmamış zeminler üzerinde yer aldığı görülmektedir. Kuzey kesimleri ise (Gülnar, Mut, Güzeloluk, Arslanköy, Çamlıyayla, Gözne vb.) daha sert ve sağlam kayaçlar üzerine kurulmuştur. Deprem sırasında gevşek zeminler, sağlam zemin ve kayalara oranla çok daha fazla etkilenmekte ve en büyük hasarlar burada gözlenmektedir. Bu nedenle gevşek zeminler (sulu zemin, alüvyon vb.) üzerine mümkün olduğu kadar az katlı (maksimum 4 kat) ve sağlam bina yapılmalıdır. Bununla ilgili çok kötü örnekler hem Kocaeli hem de Düzce depremlerinde yaşlanmış, onbinlerce bina sırf bu nedenle yıkılmış ve binlerce insan yaşamını yitirmiştir. Tüm bunlar acı bir gerçek olarak karşımızda dururken, Erdemli-Mersin-Tarsus kıyı şeridinde 14 -20 katlı binalar kondurulmuş, daha sağlam olan kuzey kesimlerde ise tam tersine tek veya iki katlı evler yapılmıştır. Bu yapılanma deprem açısından tehlike arz etmesinin yanı sıra, denizden gelen esinti ve hava akımlarının kesilmesine ve Mersin kenti için çirkin bir görünüme sahip olmasını beraberinde getirmektedir. Bu şekilde özellikle 6 ve 6’ya yakın bir büyüklükte meydana gelebilecek bir deprem (burada çok görülmemesine karşın), Erdemli-Mersin-Tarsus sahil bandı ve yerleşim alanlarında çok büyük hasarlara (çok sayıda insanın ölümüne ve binlerce binanın yıkılmasına vb.) neden olabilir. Ayrıca, Adana ve yakın yöresinde (Ceyhan, Yumurtalık, Karsantı, Karaisalı vb.) meydana gelebilecek 7 veya daha büyük ölçekli bir deprem ile Kıbrıs yayı üzerinde gelişebilecek (Akdeniz içerisinde) bir deprem bu sahil şeridinde oldukça yıkıcı hasarlar oluşturabilir (Bina ve zemin özelliklerinin kötü olması nedeniyle).

***

Selim İnan’ın Mersin Depremselliği adını verdiği bu kısa rapor bile bölgemizin de depremde riskli bölgeler arasında olduğunu açıkça göstermektedir.

Akkuyu NGS tarafından Silifke Ticaret ve Sanayi Odasında yapılan toplantıda da bu konuda soru sormuş ve sorum askıda kalmıştı.

Telefonu numaramı istemişler ve “biz size dönüş yapacağız” demişlerdi. Sağ olsunlar hala bu konuda dönüş yapacaklar ve bilgi verecekler.

Bu bölgede yaşayan insanlar olarak çevremizi korumak, insanlarımızın sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlamak her bireyin görevi olmasına rağmen bu konuda hiç kimse sesini çıkarmıyor. Yarın olası bir depremde Akkuyu Nükleer santralinde yaşanacak bir sıkıntı nelere mal olur düşünmek bile insanın içini daraltıyor, afakanlar basıyor…

Bölgeye gelen binlerce insanın kalacak ve yaşayacak konut edinebilmesi için hiçbir alt yapı hazır olmadan mantar gibi biten binaları gördükçe AKKUYU NGS’Yİ DÜŞÜNMEMEK ne mümkün!

6 Şubat’ta ülkemiz yaşanan ve on bir ilimizde on binlerce insanın yaşamını yitirdiğini, binlerce binanın yerle bir olduğu düşünüldüğünde…

Bir de aklımızdan hiç çıkmayan ÇERNOBİL FACİASI henüz akıllarımızdayken, bu hassasiyetimize karşılık verilmemesi RUS DOSTLARIMIZIN bize ne kadar değer (!) verdiğini göstermektedir(!)

Atı alan Üsküdar’ı geçmeden bu konuda net bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır…

Bir de üstüne üstlük bu konuda sorulan sorumuzun yanıtsız kalması düşünüldüğünde, Ruslar Ne Saklıyor? Sorusu aklımızdan hiç çıkmıyor…

Sahi neden bu soruya yanıt vermiyorsunuz? Çok zor bir soru mu bu sorduğumuz soru!!!

S.C.